Yalnızlık çökmüş gülüşüne
seni ne kadar az özlemişim meğer
neyin eksik olduğunu neyin senden fazla olamayacağını
ve nelerin fazlaca eksileceğini gördüm.
Saat gece üç olduğunda yelkovanın ne kadar kibirli olduğunu gördüm.
Hangi okyanusa kıyısı olmayan ülkelerde
hangi saatlerde yürünemeyeceğini gördüm.
Bozkır kokusu muydu kalbine paralel uzanan
yoksa bu da mı romantik diye yarıda bırakılan birkaç kelime
Eski sevgilisini ilk sevgilisiyle aldatan şair asabiliği vardı mısralarında
ya da ben Özdemir Asaf'ı seslendiriyordum Cemal Süreyya'nın şiirlerinde
Ne sen bana hatırlattın kalemin beni senden daha çok sevdiğini
ne de ben uçlu kalemlerinden anlayabildim benim sensiz şiirlerimi
Ne eskisi kadar güzel yazılabilirdi şiirler
ne de tekrar başlanabilirdi söndürülmüş bir mısradan
çekilmeye çalışılan son nefesler.
Masa lambası kadar konuşabilirdi her kadın yatağının ucunda
içeriye vuran sokak ışıkları gibi örselenmiştiler perdelerde
ve ben son kez bir su verebilirdim
cenazesi kalkmamış bir annenin öksüz çocuklarına.
Ne sen gidince son bulurdu bu şiirler
ne de sen varken hiç yazılmamış mısralar özlenirdi pişman gözlerde.
Bir fon müziği olabilir miydin bir show programının kısacık reklamında
yoksa orkestra mı unutmuştu mi sesinin verdiği merhameti
soğuk Ankara sokaklarında
Ankara güzel olabilirdi hala
ve de gidilmek istenmeyen ağa torunu misali İstanbul da
ama İzmir ne büyürdü bundan sonra
ne de tek bir buhran kalırdı ıslak sokaklarında
Yunus HAVAN
Yorumlar
Yorum Gönder