Ana içeriğe atla

MASS MEDİA


  


MASS MEDİA
 

        When we start to born in this world, we still don’t know the truth. Someone can find ancient bones and we can say we were born before and always before. Science knows something just until now. When scientist will find something about our life and if it is so important, of course some problems will come with.

       Thousands of years ago our problem was paper, after electricity, after ships, after planes, etc. So what is our problem now? Why were planes a problem before? Why everybody ten years ago said that computers were bad for our life? The World always changed and this is so hard for us. Once was everything slower than now. Ice ages were so large, immigration to Europe was almost not existent, travelling took so long time. Because of this, the world changed slowly and for people it was easier. But now, problems always change, every day, every year.

          Today, people say social media is so bad for our life. But how can we be sure that it is true, now, when we have social media for these years and it became in our life. Before, 15 years ago people said that computer was not important and it took time in our life. But now we are using computer everywhere: in the banks, homes, offices, etc; without computers nowadays we can’t do anything. 

           So what you do you think about social media?
I think after ten years social media will become so important for our life. After ten years more we will have new problems and we will write a project about this new problems. So will we not speak about social media problems? Of course, we will speak, but we have to track how we can use it for help people. Some problems always change, like electricity, like planes, like social media, like computers. But some problems are still going on in our life.

          If you really want to change and if you really want to find a solution for our problems we have to focus our real problems. We have to learn, love and live together.


                                                                                                                      Yunus HAVAN

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ANCAK ANILMAYACAK MI?

                     Kullandığımız cümlelerin bir önemi olmayabiliyor. Bir görüş hakkında konuşuyor, emek sarfediyoruz ve biri geliyor sizin muazzam cümlenizin sonuna 'ancak' sözcüğünü ekliyor. Hatta genellikle kendi cümlesinin sonuna. O anda ne sizin bir öneminiz kalıyor ne de görünüşünüzün. O kişi hepsini yok ediveriyor birden bire ve siz hiçbir şey yapamıyorsunuz. Eğer söylediklerimizi bir çırpıda silen böyle bir silgi varsa, benim konuştuklarımın ne anlamı kalıyor? Kaldı ki kullandığınız her sözcük doğru ve hiçbir yalan barındırmıyorsa ne yapacaksınız? Bu bana aslında şunu farkettirdi: kişi eğer bu kelimeyi kullanıyorsa, zaten bundan öncekiler birer atıştırmalık, birer meze haline dönüyor. Aslında kişinin söylemek istediği bundan sonra başlıyor. Peki öyleyse bunun sebebi nedir? Yani bu kelimeden önceki atıştırmalıklardan bahsediyorum. Bunlar sadece birazdan gelecek olan ana yemeğe midemizi hazırlamak için, midemizin bu ağır yemeğe hazırlıksız yakalanmaması için yapılan bir

İlk Mısra

Yalnızlık çökmüş gülüşüne seni ne kadar az özlemişim meğer neyin eksik olduğunu neyin senden fazla olamayacağını ve nelerin fazlaca eksileceğini gördüm. Saat gece üç olduğunda yelkovanın ne kadar kibirli olduğunu gördüm. Hangi okyanusa kıyısı olmayan ülkelerde hangi saatlerde yürünemeyeceğini gördüm. Bozkır kokusu muydu kalbine paralel uzanan yoksa bu da mı romantik diye yarıda bırakılan birkaç kelime Eski sevgilisini ilk sevgilisiyle aldatan şair asabiliği vardı mısralarında ya da ben Özdemir Asaf'ı seslendiriyordum Cemal Süreyya'nın şiirlerinde Ne sen bana hatırlattın kalemin beni senden daha çok sevdiğini ne de ben uçlu kalemlerinden anlayabildim benim sensiz şiirlerimi Ne eskisi kadar güzel yazılabilirdi şiirler ne de tekrar başlanabilirdi söndürülmüş bir mısradan çekilmeye çalışılan son nefesler. Masa lambası kadar konuşabilirdi her kadın yatağının ucunda içeriye vuran sokak ışıkları gibi örselenmiştiler perdelerde ve ben son kez bir su verebilirdim  cena

Afra

Afra meyveler içinde en sevdiğim elmaydı bu haziran ayına kadar nedense bir umut gelmedi bu haziranda bana ve ben elmaları bıraktım sen yüzünden mi yüzündeki benden mi bilmiyorum ama bir sonraki haziranı bekleyeceğim meyveler içinde dediğime bakma bana göre sadece elma meyvedir ne muzun egosunu severler bendeki bizler ne de çileğin o yumuşak sözlerindeki çatlakları ne tür elma diye sorarlar bir de sanki aşkın türevlerini her sabah duşla temizlemek zorundaymış gibi elmayı yıkamak zorunda hisseden o vahşi insansılar sen yıkar mısın bilmem ama ben sevişeceğim kadını önce yıkamam mesela kaldı ki hakaret etsem daha az koyar bana bir de elmadan fal bakar bizimkiler ki bizimkiler dediğime bakma ne dost bilirim onları ne de düşman elmamın sapını çevirip kaç yıl sonra evleneceğini bulmaya çalışanlar sonra elmayı kesenleri tanır mısın bilmem benim lanetlerimdir onlar  kalbini söküp kanlarında fasulye yetiştireceğim zavallılar sen o elmaları ne zaman ısırsan ismini bilmediğin o